Özgür Özel’in İmamoğlu desteğiyle parti üzerindeki hakimiyetini kesin olarak ilan ettiği CHP’nin son kurultayının sizce en çarpıcı detayı nedir? Özel’in iki yılda dördüncü kez genel başkan seçilmesi mi? Sosyal demokrat bir partinin ekonomi kurmayları olarak öne çıkan tüm aktörlerinin liberal demokrat hatta bazılarının muhafazakar eğilimli olması mı? Yolsuzluk soruşturmalarında, iddianamelerde adları geçen parti yöneticilerinin adeta ödüllendirilerek yeniden listeye konulmaları mı? Hiçbiri değil… Almanya Başbakan Yardımcısı, Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil’in kurultaya yolladığı mesajda gizli… Almanya Başbakan Yardımcısı CHP yönetimine dedi ki: “Zor zamanlarda düzenlenen parti kongrelerinize iyi duygularımı gönderiyorum. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü için verdiğiniz mücadeleyi takip ediyoruz. Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin sürekli aşındırılmasını üzüntüyle izliyoruz. Muhalif siyasetçilere yönelik hareket ettirmeme çabası kaygı vericidir. Halkın gerçek sorunlarını dile getiriyorsunuz. Derin ve sarsılmaz işbirliğimizden emin olabilirsiniz.” İşte budur… İngilizlerin yalnız ve terk edilmiş hissettirdiği CHP yönetimine Almanlar kollarını sonuna kadar açmış durumda. Bak şu Alman’ın hassasiyetine, duruşuna! Bu saatten sonra CHP ile Almanlar arasındaki derin ve sarsılmaz işbirliğinin daha da gelişeceğinden hiç şüpheniz olmasın… Sakın “Bu Almanlar neden Türkiye siyaseti ile bu kadar alakalı? CHP’nin kurultayına gösterdikleri ilginin altında ne var?” gibi sorular sormayın. Altta, üstte hiçbir şey aramaya gerek yok. Süreç tam da Almanya Başbakan Yardımcısı Klingbeil’in çizdiği istikamette ilerliyor: Derin ve sarsılmaz işbirliğimizden emin olabilirsiniz! Mesaj alınmıştır… Gitmesi gereken yere de gitmiştir… Almanya CHP’nin yeni yönetimini seviyor. Daha ne olsun…  Elmadağ-Madımak hattında ne oldu? CHP kurultayı devam ederken Gürsel Tekin ile Fikri Sağlar arasında yaşanan “Madımak” polemiğini takip ettiniz mi? Tekin’in gündeme taşıdığı iddiaya göre: Sivas’taki Madımak Katliamı öncesinde Ankara’da olayların çıkacağı biliniyordu. Ve hatta dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın makam aracı gelen haber üzerine Elmadağ’dan Ankara’ya geri döndü! Bu çok çarpıcı ve üzerine gidilmesi gereken bir iddia… Yakın tarihin en büyük katliamlarından biri olan Madımak’ın bir derin devlet operasyonu olduğundan kimsenin şüphesi yok. Ancak Tekin’in iddia ettiği gibi dönemin Kültür Bakanı da bunu biliyorsa ve bu kadar yıl susmuşsa… Ortada çok tuhaf bir durum var demektir. Önceki gün Fikri Sağlar’dan bu konuyla ilgili bir mesaj aldım. Madımak iddiasıyla ilgili her şeyi kendi hayat hikâyesini anlatan bir kitapta açıkladığını söylüyor. Kitabı okumadım, nereden ve nasıl bulacağımı da bilmiyorum. Ama Fikri Sağlar lütfedip bir açıklama yaparsa, kamuoyunu aydınlatmaya hazırım. Yeter ki, Madımak üzerindeki sis perdesi kalksın.