Ne yazık ki yıllarca KURAN ayetleri olan Rabbimiz ALLAH'ın sözleri yerine, uydurulan mezhepsel hadis dinleri övüldü. Mezhepsel hadis dinlerine karşı çıkmak sapıklık olarak gösterildi. “Mezhepsizlik” kelimesi dilimize bir hakaret unsuru olarak sokuldu. Kuran, evimizde, dükkanımızda kılıflar içinde ve yüksek bir yerde asılı olarak bulunduruldu. Abdestsiz açılmasına izin verilmedi. Hele ki kadınların "Ay Hali" zamanlarında Kuran'a el sürmeleri bile yasakti. Çünkü Mezhepsel Hadis dinlerine göre kadınlar " Ay hallerindeyken Kuran okuyamazlar, Namaz Kılamazlar, Oruç tutamazlar. Mezhepsel Hadis dinlerine göre Kuran-ı Kerim sadece, ölmüş insanların ardından okunmalıdır.  Kesinlikle Kuran’ın dirilerin hayatına yön vermesine Mezhepsel Hadis dinlerince izin verilmedi. Kuran-ı Kerimi anlayarak okumamıza izni vermeyen Mezhepsel Hadis din adamları, İslamı dini ancak üç-beş kişinin anladığını, bizimse, onlardan ve onların kitaplarından dini öğrenmemiz gerektiğini söylediler. Allah’ın kitabından dini anlamak gibi büyük bir cürete kalkışırsak çarpılacağımız anlatıldı. Bu çabaya ne gerek vardı ki! Mezhepsel Hadis din imamları dini anlatmıştı! Mezhepsel Hadis dinleri bu mantıkla yığınları uyuttu. Çünkü bu anlatımda akıl yok, masal ve taklit çok vardı. Esas olan taklit olunca; profesörle, mühendisle, en cahil bir oldu. Çünkü akıl, ilim hiç kullanılmayacaktı ki. Onu, kullanması gerekli olan mezhep imamları, hadis imamları kullanmıştı! İnşallah, onların akıllarını ne kadar kullandıkları ve sadece Kuran’a sarılmanın önemi bu recm örneği ile anlaşılmıştır.   Allah pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır. Andolsun size, içinde öğüt bulunan bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız? Yunus Süresi