Psikiyatri ile ilgim olmadı pek fazla, psikiyatr filan da değilim. Ama hayat okulunda uzun yıllar yaşadım. Çok değişik insanlarla karşılaştım. Gözlemlerim oldu, iyi kötü bir şeyler öğrendim.
Bazı insanlar vardır...
Kendilerinden başka kutsalları ve değerleri yoktur. Şahısları söz konusu olduğunda, her şeyi yapabilir, insanların canına bile kıyabilirler. Hiç pişmanlık ve vicdan azabı da duymazlar. Cezaevinde çok rastladım o tiplere. "İyi oldu, O'nu hayatın pisliklerinden kurtardım" deyip, kendilerine pay bile çıkarabilirler.
Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde bir meydancımız vardı. Cezası tamamlanmış, çıkmak üzereydi. "Ben dışarıda yaşayamam, birkaç tavuk keser, yine gelirim buraya" diyordu. Kafasına koyduğunu da yaptı. Aradan bir yıl geçmeden Günaydın Gazetesi'nde tam sayfa haberini gördüm: Bir aileyi balta ile doğramıştı.
Adliyelerde, duruşma salonlarında mücadele ettim bunlarla. Çok rahat yalan söyler, sahte belge düzenleyebilir, sağa sola iftira atabilirler. Gerekirse mazlum rolüne soyunup hâkimleri, mahkeme heyetini yanıltmaya çalışırlar. Haklarını yemeyelim, iyi de rol yaparlar.
İyi tanırım bunları. Çok mücadele ettim, birkaç tanesini de "iftira" suçundan cezaya bile çarptırdım.
Bizim vatandaşımız genel olarak "piskopat" adını verir bunlara. Aslında kişilik bozukluğudur içinde bulundukları durum. Bu kişilik bozukluğunun da değişik şekilleri vardır. Çok beceriklidirler çevrelerini yanıltma konusunda. Genellikle "mükemmel insan" portresi çizmeye çalışırlar. Çoğu zaman bunu başarırlar da.
Psikiyatride 10 farklı kişilik bozukluğu tanımlanmıştır: Obsesif, paronoid, şizoit, kaçıngan ve diğerleri...
Narsist Kişilik Bozukluğu da bunlardan biridir. Bu tipler kendilerini çok önemserler. Haşa, içlerinde kendilerinin âlemlere rahmet olarak geldiklerini düşünenler bile vardır. Bir ellerine güneşi, diğer ellerine de ayı aldıklarını dahi söyleyebilirler.
Çevrelerinden sürekli övgü beklerler. Eğer yeterli övgü gelmezse, bu açlığı bastırmak için kendi kendilerini överler. Attıkları her adımın, yaptıkları her işin mükemmel olduğuna inanırlar.
Çok bencil ve aşırı kibirlidirler. Üstüne bir de alabildiğine çıkarcıdırlar. Hiçbir zaman hata yaptıklarını düşünmezler. Onların dünyalarında pişmanlık, utanç ve vicdan azabı gibi duygular yoktur.
En önemlisi de...
Özel ilgi ve muamele görmezlerse çok öfkelenirler. Sağa, sola, ona buna saldırmaya, hareket etmeye başlarlar.
İnsanlığın imalat hatalarıdır bunlar! Maalesef tedavisi de yoktur kişilik bozukluğunun. Bildiğim kadarı ile bastırılabilir belki, ama tedavi edilemez. İyi kötü bir fikir sahibiyim, çünkü çok karşılaştım bunlarla.
Son günlerde örneklerini görüyoruz milletçe, haberlerini okuyoruz...
Narsistler geziyor ortalıkta. Toz kondurmuyorlar kendilerine. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorlar. Sürekli şov yapıyorlar. Kendi kendilerini övüp duruyorlar...
Çünkü başka bir âlemde onlar! Maalesef peşlerine takılıp, bunları överek besleyenler de var.
Ancak...
Geçmişte bunlarla ilgili bir araştırma yapmıştım. Kişilik bozukluğu içinde olan insanlar, kendilerinden çok başkalarına zarar verirler. Onarın da hayatlarını karartırlar.
Ben uyarayım da!
