Emin Pazarcı
Köşe Yazarı
Emin Pazarcı
 

Bağnazlık ve sonuçları…

Aradan 40 küsur yıl geçti. Bayburt il olmadan önce Gümüşhane ile arasında büyük bir çekişme vardı. Kendileri varken, Gümüşhane'nin il olmasını hazmedemezdi Bayburtlular. Şahidim, sık sık tartışmalar yaşanırdı, hatta bunlar zaman zaman tekme-tokat kavgaya kadar varırdı. Siyasete de yansımıştı Gümüşhane-Bayburt çekişmesi. İnsanlar, bu çekişmeye vurgu yaparak, beğenmedikleri iktidarları "Mademki Bayburtluyuk biz bu hükûmeti istemiyrik" sözleriyle karşı cepheye koyarlardı. Bayburt il olunca, bu çekişme çok gerilerde kaldı. Ancak, siyasette benzer bir tablo hâlâ var bugün. Bazı insanlar, takım tutar gibi parti tutuyorlar. Belli başlı bazı isimlerin peşine takılıp gidiyorlar. Her şart altında, ne olursa olsun desteklerini geri çekmiyorlar. ABD'li ünlü düşünür Eric Hoffer'in "Kesin İnançlılar" diye tabir ettiği kitlelerle karşı karşıyayız. Birileri, hedeflerine ulaşmak için gereken öğreti ve enerjiyi kitlelerine pompalıyorlar. Onlar da ne olup bittiğine, önüne arkasına bakmaksızın, destek vermek için kendilerini alabildiğine paralıyorlar... Türkiye bugün bu durumda maalesef... At gözlükleri ile ortalıkta dolaşıyor bazı insanlar. Neyin ne olduğuna bakmıyorlar. Doğruların, gerçeklerin değil, insanların ve algıların peşindeler. Efsunlanmış gibi oraya buraya koşuşturup duruyorlar. Birilerine destek vermek için kendilerini helak ediyorlar. At izi it izine karışmış durumda. *** Siyasi bağnazlık ve yobazlık öyle bir hale geldi ki, çok uç örnekler yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz biz... Siyasi taassup içinde "Adayımız saksı olsa fark etmez" diye mikrofonların karşısında konuşanlar gördük. "Partimi desteklemek için tuvalet terliğine bile oy veririm" diyen kesin inançlılarla karılaştık. Durum bu olunca siyaset yapmak da kolaylaştı ülkede. Planı projesi olmayan, ülke ve ülke insanı için dertlenmeyen, sözlüklerinde de "hizmet" diye bir kelime bulunmayan yeni yetme siyasetçilerle doldu çevremiz. Sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz... Siyasi kirlilik zirve yaptı. "Çalıyorsa benim adam çalıyor" diyen tipler, hatta çalıp çırpanları Robin Hood'a benzeten siyasetçiler türedi. Bütün öğretiler ve kutsal değerler alt-üst oldu. *** Siyaset ve siyasi duruş filan değildir bu. Modern toplumlarda izahı da yoktur. İlkelliktir, bağnazlıktır ve yobazlıktır. Dünyanın en ilkel kabilelerinde bile uyulması gereken kurallar vardır. Batı'da Roma Hukuku'ndan bu yana belli kurallar ve normlar işlemektedir. İtiraz edilmez, tartışılmaz. Mecelle'de de, İslam Hukuku'nda da aynıdır. Herkes belli kurallara uymak durumunda ve zorundadır. Tartışılmaz bunlar. Çünkü yılların tecrübesinin ardından imbikten geçirilerek belirlenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Çoğu da aynı noktada birleşir, evrenseldir. Ama biz tartışıyoruz... Hata tartışmıyor, kavga ediyor, birbirimizi hançerliyoruz. İyi ve güzeli, doğruyu, hakkı, hukuku bir kenara bıraktık, adeta tribünlerde amigoluk yapıyoruz. Sonuçta, el ele verip bütün değerleri yıpratıyor, bir değersizlik batağına doğru sürükleniyoruz. Garip, anlaşılmaz ve acayip bir sürecin içindeyiz. Ancak, gitmez bu böyle sürdürülemez. Devem etmesi mümkün değil, etmeyecek de. Toparlanma başladı, taşlar yerine oturacak.
Ekleme Tarihi: 27 Kasım 2025 -Perşembe
Emin Pazarcı

Bağnazlık ve sonuçları…

Aradan 40 küsur yıl geçti. Bayburt il olmadan önce Gümüşhane ile arasında büyük bir çekişme vardı. Kendileri varken, Gümüşhane'nin il olmasını hazmedemezdi Bayburtlular. Şahidim, sık sık tartışmalar yaşanırdı, hatta bunlar zaman zaman tekme-tokat kavgaya kadar varırdı.

Siyasete de yansımıştı Gümüşhane-Bayburt çekişmesi. İnsanlar, bu çekişmeye vurgu yaparak, beğenmedikleri iktidarları "Mademki Bayburtluyuk biz bu hükûmeti istemiyrik" sözleriyle karşı cepheye koyarlardı.

Bayburt il olunca, bu çekişme çok gerilerde kaldı.

Ancak, siyasette benzer bir tablo hâlâ var bugün. Bazı insanlar, takım tutar gibi parti tutuyorlar. Belli başlı bazı isimlerin peşine takılıp gidiyorlar. Her şart altında, ne olursa olsun desteklerini geri çekmiyorlar. ABD'li ünlü düşünür Eric Hoffer'in "Kesin İnançlılar" diye tabir ettiği kitlelerle karşı karşıyayız. Birileri, hedeflerine ulaşmak için gereken öğreti ve enerjiyi kitlelerine pompalıyorlar. Onlar da ne olup bittiğine, önüne arkasına bakmaksızın, destek vermek için kendilerini alabildiğine paralıyorlar...

Türkiye bugün bu durumda maalesef...

At gözlükleri ile ortalıkta dolaşıyor bazı insanlar. Neyin ne olduğuna bakmıyorlar. Doğruların, gerçeklerin değil, insanların ve algıların peşindeler. Efsunlanmış gibi oraya buraya koşuşturup duruyorlar. Birilerine destek vermek için kendilerini helak ediyorlar.

At izi it izine karışmış durumda.

***
Siyasi bağnazlık ve yobazlık öyle bir hale geldi ki, çok uç örnekler yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz biz...

Siyasi taassup içinde "Adayımız saksı olsa fark etmez" diye mikrofonların karşısında konuşanlar gördük. "Partimi desteklemek için tuvalet terliğine bile oy veririm" diyen kesin inançlılarla karılaştık.

Durum bu olunca siyaset yapmak da kolaylaştı ülkede. Planı projesi olmayan, ülke ve ülke insanı için dertlenmeyen, sözlüklerinde de "hizmet" diye bir kelime bulunmayan yeni yetme siyasetçilerle doldu çevremiz.

Sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz...

Siyasi kirlilik zirve yaptı. "Çalıyorsa benim adam çalıyor" diyen tipler, hatta çalıp çırpanları Robin Hood'a benzeten siyasetçiler türedi.

Bütün öğretiler ve kutsal değerler alt-üst oldu.

***
Siyaset ve siyasi duruş filan değildir bu. Modern toplumlarda izahı da yoktur. İlkelliktir, bağnazlıktır ve yobazlıktır.

Dünyanın en ilkel kabilelerinde bile uyulması gereken kurallar vardır. Batı'da Roma Hukuku'ndan bu yana belli kurallar ve normlar işlemektedir. İtiraz edilmez, tartışılmaz. Mecelle'de de, İslam Hukuku'nda da aynıdır. Herkes belli kurallara uymak durumunda ve zorundadır.

Tartışılmaz bunlar. Çünkü yılların tecrübesinin ardından imbikten geçirilerek belirlenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Çoğu da aynı noktada birleşir, evrenseldir.

Ama biz tartışıyoruz...

Hata tartışmıyor, kavga ediyor, birbirimizi hançerliyoruz. İyi ve güzeli, doğruyu, hakkı, hukuku bir kenara bıraktık, adeta tribünlerde amigoluk yapıyoruz. Sonuçta, el ele verip bütün değerleri yıpratıyor, bir değersizlik batağına doğru sürükleniyoruz.

Garip, anlaşılmaz ve acayip bir sürecin içindeyiz. Ancak, gitmez bu böyle sürdürülemez. Devem etmesi mümkün değil, etmeyecek de. Toparlanma başladı, taşlar yerine oturacak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.