Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan flaş İzmir depremi açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "(İzmir'de) Eğer enkaz kaldırmada bir yarışın içerisine girilmiş olsaydı, 5. gün enkaz altından o yavru nasıl çıkarılacaktı?" ifadesini kullandı. TOKİ ile başlatılan konut atılımının özel sektörün de gayretleriyle önemli bir dönüşümün gerçekleşmesini sağladığını belirten Erdoğan, "Hala dönüştürmemiz gereken 6,7 milyon konut bulunuyor." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizi deprem başta olmak üzere tabii afetlere hazırlıklı hale getirmek için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz." şeklinde konuştu. Erdoğan, teşkilatlardan AK Parti il kongrelerinde yüzde 30 kadın ve genç kotası uygulanmasını istedi. Erdoğan, 'Gerek başkan gerek il yönetiminde görev alacak arkadaşlarımızı hesabi değil, hasbi olarak seçecek ve il teşkilatlarımızı oluşturacağız' dedi.   Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; (İzmir'deki deprem) Depremde 114 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bin 35 insanımız yaralandı. 36 vatandaşımızın tedavisi sürüyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Deprem anından itibaren arama-kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespiti ve sağlık hizmetleri ile barınma-gıda tespitleriyle depremzedelerin tüm ihtiyaçları eksiksiz karşılanmıştır. Enkaz kaldırma çalışmaları en kısa sürede tamamlanacak. 1 ay içinde deprem konutlarının yapımına başlayacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden de hak sahiplerine evlerini teslim etmiş olacağız.   (Kılıçdaroğlu'na tepki) Yaşanan her felaket bir derstir. Ne yazık ki ana muhalefetin başındaki zat, oraya yaptığı turistik ziyarette, "5 gün oldu, enkaz hala kaldırılmadı" diyor. Bilmediğin iş hakkında neden konuşursun? Sus da adam sansınlar. İzmir milletvekilisin... Düşünebiliyor musun? Şöyle bir uğrayıp dönüyorsun. Başından sonuna kadar kalman lazım. o ilin vekilisin yahu. Bunu da yapmayıp orada hayatını her şeyini feda etmeye hazır olan bakan arkadaşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. Kızılay ile ilgili de bir şey demişti, hatırlarsınız. 'Bir tane Kızılay çadırı görmedim' demişti.       Şimdi burayla ilgili de Kızılay'a verdiler veriştirdiler. Kızılay orada, AFAD tüm imkanlarıyla orada. 4000'e yakın çadırla orada hazır oldular. Yoğun şekilde de çadır kuruluşları yapıldı. Yaşanan her felaket bize ülkemizin deprem kuşağında olduğunu gerçeğini hatırlatıyor. KYK yurtlarını da depremzedeler için hazır hale getirdik. Süratle karar aldık. Elimizde, stoklarımızda bin konteyner vardı. O bin konteynerı da İzmir için kullanacağız. Yaşanan her felaket bize ülkemizin deprem kuşağında olduğunu, her an yeni sarsıntılarla karşılaşabileceğimiz gerçeğini tekrar hatırlatıyor. Bu konuda milat hiç şüphesiz 1999 depremidir. Bu işin çok daha gerisi var. Erzincan, Erzurum, Çaldıran'dır... Bunlar çok daha önceleri. Erzincan depreminde CHP sözcüsünün dedesinin sözcüsü de o zaman İçişleri Bakanı'ydı. 33 bin vatandaşımız o zaman ebediyete intikal ettiler. Büyük Marmara Depremi'nin ardından başlayan mevzuat düzenlemelerini hükümetlerimiz dönemlerinde geliştirerek sürdürdük.       Farklı kurumlara dağılmış imkanları bir araya getirerek her depremde ön safta yer alan AFAD'ı biz kurduk. Hala dönüştürmemiz gereken 6,7 milyon konut bulunuyor. İzmir'de 1 milyon 400 bin metrekarelik alanı rezerv alan olarak yapılacak konutlara tahsis ettik. İstiyoruz ki zemin sorunu olmasın. Riskli yapı tespiti yapılan 1 milyon 395 bin birimdeki 5 milyon vatandaşımıza yaklaşık 15,5 milyar liralık destek verdik.  (AK Parti'nin iktidara gelişinin 18. yılı) 1 milyon yeni üyeyi temsilen 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı sürdüreceğiz. AK Parti Türkiye'de en çok üyeye sahip siyasi partidir. Diğer partiler 3 ile 5 ile çarpın AK Parti'ye yetişemiyor. Her yıl 1 milyon yeni üye ile kolları sıvadık. Bu yılki 1 milyon yeni üye hedefimize şuan itibarıyla ulaşıyoruz. Bugün itibariyle 11 milyon 200 bin üye sayısını da yakalamış buluyoruz.     Telefonunuz 24 saat açık olmalı. Milletle arasına duvar ören bir AK Parti yöneticisi varsa bulunduğu yerde haksız işgalci demektir. İnsanları küçümseyen bir AK Parti üyesi varsa, haksız işgalci demektir. AK Parti'nin hiçbir il, ilçe başkanı, yöneticisi, belediye başkanı, milletvekili, hiçbir temsilcisi milletten kopuk olamaz, milletten kopuk yaşayamaz. Teşkilatlarımız içindeki yeni üye yarışı hayırda yapılan bir yarıştır. AK Parti'nin büyümesi Türkiye'nin büyümesi demektir. AK Parti'nin başarılı olması gözünü ve kalbini bize yönelten kardeşlerimizin umutlarının artması demektir. 18 yıl önce 'artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyerek çıktığımız yolda bugün işte bu noktadayız. Esasen bugün de özünde 19 yıl önce söylediklerimizi tekrarlıyoruz: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Nereden geldiğimizi nerede durduğumuzu nereye gittiğimizi iyi bilmek mecburiyetindeyiz. Yeni üyelerimizi her biri için toprağa diktiğimiz fidanlarla karşılaşmamız rastgele bir tercih değildir. Türkiye'de çevrenin korunmasına en büyük katkıyı biz yaptık. İstanbul çöl gibiydi. Biz ağaçlandırdık.   Teröristler boş durmuyor. Baktılar ki insanları öldürmekle başarılı olamıyor, sessiz, masum ağaçlarımızı yakmaya başladılar Milli parkların sayısını 45'e, tabiat parkların sayısını 249'a, olmayan şehir ormanlarının sayısını 136'ya, BAL ormanlarının sayısını da 558'e yükselttik. Bugüne kadar 77 ilimizde 50 milyon metrekareyi bulan 270 adet millet bahçesinin yapımına başladık. Bunların 35 tanesini milletimizin hizmetine sunduk. Diğerlerinin çalışmaları sürüyor. (Tohum ihracatı) Bizi izleyen vatandaşlarıma sesleniyorum. 11 ayında çiftçilerimize 17,1 milyar liralık tarımsal destek verdik. Bizim sadece geçen yılki tohum ihracatımız 155 milyon doları buluyor. Geri dönüşüm tesisleri konusunda yıllık 35 milyar lirayı bulan bir ekonomik bir hacim oluştu. Çiftçilerimize 2020'nin 11 ayında 17,1 milyar liralık tarımsal destek verdik. Ana muhalefetin başındaki zat, 'Çiftçilerimiz aç' diyor, kulağı var duymuyor. Bazıları gıda sektörünün nasıl işlediğini bilmediği için Türkiye'nin buğday ithal ettiğini söyleyerek kafa karıştırıyor. Bu buğdayla makarna, un yapıyoruz. İhraca yönelik ithal yapıyoruz, anlamaz bu işlerden. Bol bol iftira atsın. Üreticiyi de tüketiciyi mağdur eden stokçuluk faaliyetlerine göz yumamayız. Salgın döneminde tüm ülkeler gıda ürünlerinde ihtiyatlı bir gümrük politikası izlerken Türkiye'nin bunun dışında kalması beklenemez. Geçen yılki sertifikalı tohum üretimimiz, bizden önceki döneme göre 8 kat artmıştır. Sen beni bir kenara koyalım. Bu il teşkilatlarımızı oluşturalım. Bir davanın erleriysek davanın erleri olarak olaya yaklaşalım ve bakışımız da böyle olsun. Gönül sofrasını böyle kuralım.