Çarpıcı Türkiye açıklaması: Rusya da bunun farkında

18.12.2020 - 10:43, Güncelleme: 14.02.2024 - 06:37 1138+ kez okundu.
 

Çarpıcı Türkiye açıklaması: Rusya da bunun farkında

Antalya Diplomasi Forumunda Karabağ konusu ele alındı. Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Dr. Dmitri Trenin, "Türkiye üçlü anlaşmaya taraf değil. Ancak Türkiye, Azerbaycan'ın zaferini sağlamanın anahtarıydı ve üstlendiği rolün Rusya da farkında." açıklamasında bulundu.

Antalya Diplomasi Forumu kapsamında "Yukarı Karabağ: Bölgede Kalıcı Barışa Doğru Yeni Bir Fırsat?" konulu video konferans düzenlendi. Konferansa, Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Güvenlik ve Savunma Araştırmaları Direktörü Dr. Can Kasapoğlu, Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Dr. Dmitri Trenin, Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Başkanı Büyükelçi Farid Shafiyev ve ABD'nin eski Yukarı Karabağ ara bulucusu ve eski Bakü Büyükelçisi Matthew James Bryza katıldı. Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Trenin, Dağlık Karabağ'da uzlaşmaya giden yolun çok uzun ve çok zorlu olacağını belirterek "Bununla birlikte kalıcı barışı sağlamadaki bir başarısızlık, bir intikam savaşı riskini de taşıyor." dedi. Trenin, bölgede barış olmasa da üçlü anlaşmayla ateşkese varıldığını hatırlatarak şöyle devam etti: "Rusya garantör olarak devreye girdi. Rusya barışı koruma gücünü, anlaşmayla tutarlı olduğuna inandığı şekilde ve aynı zamanda çıkarlarıyla da uyumlu şekilde yapılandırıyor. Rusya bölgede sadece akan kanın durmasını istediği için bulunmuyor. Elbette kanın durmasını istiyor ancak öncelikle ana neden bu bölgenin Rusya sınırına çok yakın olması. Dağlık Karabağ'daki ya da geniş manada Kafkasya'daki herhangi bir istikrarsızlığın ortaya çıkması Rusya'nın kendi çıkarları için çok ciddi tehlike oluşturur." Trenin, Rusya'nın hem Ermenistan hem de Azerbaycan ile ilişkilerini önemsediğini belirtti. Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kasım ayında Dağlık Karabağ'daki çatışmaların durması için imzalanan üçlü anlaşmayı işaret eden Trenin, "Türkiye üçlü anlaşmaya taraf değil. Ancak Türkiye, Azerbaycan'ın zaferini sağlamanın anahtarıydı ve üstlendiği rolün Rusya da farkında. Azerbaycan ile olan bağları nedeniyle Türkiye şu anda Güney Kafkasya'da güvenli bir şekilde varlık gösteriyor. Rusya da Türkiye'nin rolünün gerçekliğini kabul edecek bilgeliği göstermiştir." değerlendirmesinde bulundu. Savaş alanındaki hiçbir zaferin, yenilen tarafla tatmin edici bir uzlaşıya varılıncaya kadar garanti edilemeyeceğini belirten Trenin, "Umuyorum ki üçlü anlaşma kalıcı barışa giden yolda ilk kilometre taşı olacaktır. Ancak yine de kalıcı barış sadece mağlup taraf da bunu desteklediği zaman mümkün olan barıştır. Aksi takdirde kalıcı bir barış sağlanamaz." dedi.   "Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü doğrulayan uluslararası hukuk var" Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Başkanı Büyükelçi Shafiyev, Sovyetler Birliği çöktüğünde Rusya'nın, Ermenistan'ı siyasi, stratejik ve başka birçok nedenden dolayı desteklemeye karar verdiğini belirtti. Shafiyev, "Bu 30 yılın ortaya çıkardığı şey, belirsizlik durumu veya 'böl ve yönet' politikasına sahip olma arzusunun başarısız olduğudur. Başarısız oldu çünkü hala mükemmel olmasa da uluslararası hukuk var. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü doğrulayan uluslararası hukuk var." dedi. Büyükelçi Shafiyev, Dağlık Karabağ'da barışın geleceğinin uluslararası hukuk ve toprak bütünlüğü ilkelerine dayanması ve Ermenistan'ın toprak taleplerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı. Dağlık Karabağ'da Rusya ve Türkiye'nin rolüne de değinen Shafiyev, bölgede iki ülkenin bölgesel iş birliği konusunda çalışabileceği bir zeminin olduğunu belirtti. Shafiyev ayrıca ABD ve Avrupa Birliği'nin de jeopolitik rekabet yerine Azerbaycan ve Ermenistan halkının uzlaşması konusuna odaklanma imkanının bulunduğunu kaydetti.   ABD’deki Ermeni diasporasının etkisi ABD'nin eski Yukarı Karabağ ara bulucusu ve eski Bakü Büyükelçisi Matthew Bryza, ABD’deki Ermeni diasporasının etkili gücüne değinerek "Ermeni diasporası 1988 yılından bu yana Amerikan kamuoyunu Karabağ konusunda taraflı ve yanlış yönlendiriyor." ifadelerini kullandı. Azerbaycan ve Türkiye’nin Ermeni diasporası tarafından özellikle akademik ve siyasi çevrelerde saldırgan taraf olarak gösterilmeye çalışıldığını vurgulayan Bryza, şunları kaydetti: “Halbuki Azerbaycan uluslararası hukuka uygun hareket etti. İşgal altındaki topraklarını kurtarmak için silahlı gücünü diplomatik bir araç olarak kullandı. Nihayetinde Azerbaycan bu çatışmayı savaş alanında değil, diplomasi masasında sonlandırdı. Türkiye de onlarca yıldır Karabağ sorununun masada çözülmesi için çağrıda bulundu. Ermenistan’ın çözüme yanaşmadığına kanaat getirdiğinde de Azerbaycan’a sorunu çözmesi için her türlü desteği sundu. Hem de Rusya’ya karşı bölgede bir denge unsuru oldu. Amerikan kamuoyunun bunu görmesi gerekiyor.” Bryza, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Azerbaycan ve Türkiye tarafından Karabağ’da “soykırım” yapıldığı yönündeki asılsız iddialarının Washington’da karşılık bulduğunu belirterek Ermeni diasporasının da insan hakları ihlallerine yönelik yalan haberlerle hem siyasi etkinliğini artırma hem de bağışlar yoluyla maddi çıkar elde etme amacında olduğunu ifade etti. Ermenistan’ın Karabağ’da aldığı yenilginin ardından stratejisini barış üstüne inşa etmesi gerektiğine dikkati çeken Bryza, “Şimdi Ermenistan’ın önünde Türkiye ve Azerbaycan’la sınır kapılarını açmak ve ciddi altyapı yatırımları kazanmak gibi önemli bir fırsat var. Bu Ermenistan ekonomisi için çok ciddi bir fırsat.” diye konuştu.   "Azerbaycan Körfez ülkesi olmadığını gösterdi" Dr. Can Kasapoğlu, konferansın soru cevap kısmında 21. yüzyıl savaş tekniklerinin Azerbaycan tarafından uygulandığına dikkati çekti. Birçok strateji yazarı, düşünce kuruluşu ve askeri kuruluşun raporlarında Azerbaycan'ın 21. yüzyılın getirdiği sistemleri kullanmasına atıf yapıldığını belirten Kasapoğlu, "Nisan 2016'daki çatışmalarda birçok yazar, basitçe Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savunma bütçesine işaret etmişti. Azerbaycan'ın zengin olduğunu ve çok para harcadığını söylediler ancak Azerbaycan bir Körfez ülkesi olmadığını gösterdi." diye konuştu. Azerbaycan'ın iletişim ortamlarını çok iyi kullandığına değinen Kasapoğlu, "Sadece ateş gücüyle değil, Azerbaycan Savunma Bakanlığının Twitter hesabından verilen 21. yüzyılın enformasyon savaşıyla Azerbaycan mücadeleci ve üstün yönünü gösterdi." ifadelerini kullandı. Direkt olarak cephe hattından görüntülerin Azerbaycan askerlerince çekilip paylaşıldığını söyleyen Kasapoğlu, "Ermenistan ise daha ziyade Rusya'dan yeni silahlar almakla ilgilendi. Terörizme yönelerek günlük hayatı sekteye uğratma ve sivil hedefleri vurma gibi yöntemlere yöneldi." dedi. Kasapoğlu, Ermenistan'da askeri ve siyasi yetkililerin savaşın sonuçlarını doğru değerlendirmediklerinin de açıkça görüldüğünü sözlerine ekledi.
Antalya Diplomasi Forumunda Karabağ konusu ele alındı. Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Dr. Dmitri Trenin, "Türkiye üçlü anlaşmaya taraf değil. Ancak Türkiye, Azerbaycan'ın zaferini sağlamanın anahtarıydı ve üstlendiği rolün Rusya da farkında." açıklamasında bulundu.

Antalya Diplomasi Forumu kapsamında "Yukarı Karabağ: Bölgede Kalıcı Barışa Doğru Yeni Bir Fırsat?" konulu video konferans düzenlendi.

Konferansa, Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Güvenlik ve Savunma Araştırmaları Direktörü Dr. Can Kasapoğlu, Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Dr. Dmitri Trenin, Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Başkanı Büyükelçi Farid Shafiyev ve ABD'nin eski Yukarı Karabağ ara bulucusu ve eski Bakü Büyükelçisi Matthew James Bryza katıldı.

Carnegie Moskova Merkezi Direktörü Trenin, Dağlık Karabağ'da uzlaşmaya giden yolun çok uzun ve çok zorlu olacağını belirterek "Bununla birlikte kalıcı barışı sağlamadaki bir başarısızlık, bir intikam savaşı riskini de taşıyor." dedi.

Trenin, bölgede barış olmasa da üçlü anlaşmayla ateşkese varıldığını hatırlatarak şöyle devam etti:

"Rusya garantör olarak devreye girdi. Rusya barışı koruma gücünü, anlaşmayla tutarlı olduğuna inandığı şekilde ve aynı zamanda çıkarlarıyla da uyumlu şekilde yapılandırıyor. Rusya bölgede sadece akan kanın durmasını istediği için bulunmuyor. Elbette kanın durmasını istiyor ancak öncelikle ana neden bu bölgenin Rusya sınırına çok yakın olması. Dağlık Karabağ'daki ya da geniş manada Kafkasya'daki herhangi bir istikrarsızlığın ortaya çıkması Rusya'nın kendi çıkarları için çok ciddi tehlike oluşturur."

Trenin, Rusya'nın hem Ermenistan hem de Azerbaycan ile ilişkilerini önemsediğini belirtti.

Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kasım ayında Dağlık Karabağ'daki çatışmaların durması için imzalanan üçlü anlaşmayı işaret eden Trenin, "Türkiye üçlü anlaşmaya taraf değil. Ancak Türkiye, Azerbaycan'ın zaferini sağlamanın anahtarıydı ve üstlendiği rolün Rusya da farkında. Azerbaycan ile olan bağları nedeniyle Türkiye şu anda Güney Kafkasya'da güvenli bir şekilde varlık gösteriyor. Rusya da Türkiye'nin rolünün gerçekliğini kabul edecek bilgeliği göstermiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Savaş alanındaki hiçbir zaferin, yenilen tarafla tatmin edici bir uzlaşıya varılıncaya kadar garanti edilemeyeceğini belirten Trenin, "Umuyorum ki üçlü anlaşma kalıcı barışa giden yolda ilk kilometre taşı olacaktır. Ancak yine de kalıcı barış sadece mağlup taraf da bunu desteklediği zaman mümkün olan barıştır. Aksi takdirde kalıcı bir barış sağlanamaz." dedi.

 

"Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü doğrulayan uluslararası hukuk var"

Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Başkanı Büyükelçi Shafiyev, Sovyetler Birliği çöktüğünde Rusya'nın, Ermenistan'ı siyasi, stratejik ve başka birçok nedenden dolayı desteklemeye karar verdiğini belirtti.

Shafiyev, "Bu 30 yılın ortaya çıkardığı şey, belirsizlik durumu veya 'böl ve yönet' politikasına sahip olma arzusunun başarısız olduğudur. Başarısız oldu çünkü hala mükemmel olmasa da uluslararası hukuk var. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü doğrulayan uluslararası hukuk var." dedi.

Büyükelçi Shafiyev, Dağlık Karabağ'da barışın geleceğinin uluslararası hukuk ve toprak bütünlüğü ilkelerine dayanması ve Ermenistan'ın toprak taleplerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

Dağlık Karabağ'da Rusya ve Türkiye'nin rolüne de değinen Shafiyev, bölgede iki ülkenin bölgesel iş birliği konusunda çalışabileceği bir zeminin olduğunu belirtti.

Shafiyev ayrıca ABD ve Avrupa Birliği'nin de jeopolitik rekabet yerine Azerbaycan ve Ermenistan halkının uzlaşması konusuna odaklanma imkanının bulunduğunu kaydetti.

 

ABD’deki Ermeni diasporasının etkisi

ABD'nin eski Yukarı Karabağ ara bulucusu ve eski Bakü Büyükelçisi Matthew Bryza, ABD’deki Ermeni diasporasının etkili gücüne değinerek "Ermeni diasporası 1988 yılından bu yana Amerikan kamuoyunu Karabağ konusunda taraflı ve yanlış yönlendiriyor." ifadelerini kullandı.

Azerbaycan ve Türkiye’nin Ermeni diasporası tarafından özellikle akademik ve siyasi çevrelerde saldırgan taraf olarak gösterilmeye çalışıldığını vurgulayan Bryza, şunları kaydetti:

“Halbuki Azerbaycan uluslararası hukuka uygun hareket etti. İşgal altındaki topraklarını kurtarmak için silahlı gücünü diplomatik bir araç olarak kullandı. Nihayetinde Azerbaycan bu çatışmayı savaş alanında değil, diplomasi masasında sonlandırdı. Türkiye de onlarca yıldır Karabağ sorununun masada çözülmesi için çağrıda bulundu. Ermenistan’ın çözüme yanaşmadığına kanaat getirdiğinde de Azerbaycan’a sorunu çözmesi için her türlü desteği sundu. Hem de Rusya’ya karşı bölgede bir denge unsuru oldu. Amerikan kamuoyunun bunu görmesi gerekiyor.”

Bryza, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Azerbaycan ve Türkiye tarafından Karabağ’da “soykırım” yapıldığı yönündeki asılsız iddialarının Washington’da karşılık bulduğunu belirterek Ermeni diasporasının da insan hakları ihlallerine yönelik yalan haberlerle hem siyasi etkinliğini artırma hem de bağışlar yoluyla maddi çıkar elde etme amacında olduğunu ifade etti.

Ermenistan’ın Karabağ’da aldığı yenilginin ardından stratejisini barış üstüne inşa etmesi gerektiğine dikkati çeken Bryza, “Şimdi Ermenistan’ın önünde Türkiye ve Azerbaycan’la sınır kapılarını açmak ve ciddi altyapı yatırımları kazanmak gibi önemli bir fırsat var. Bu Ermenistan ekonomisi için çok ciddi bir fırsat.” diye konuştu.

 

"Azerbaycan Körfez ülkesi olmadığını gösterdi"

Dr. Can Kasapoğlu, konferansın soru cevap kısmında 21. yüzyıl savaş tekniklerinin Azerbaycan tarafından uygulandığına dikkati çekti.

Birçok strateji yazarı, düşünce kuruluşu ve askeri kuruluşun raporlarında Azerbaycan'ın 21. yüzyılın getirdiği sistemleri kullanmasına atıf yapıldığını belirten Kasapoğlu, "Nisan 2016'daki çatışmalarda birçok yazar, basitçe Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savunma bütçesine işaret etmişti. Azerbaycan'ın zengin olduğunu ve çok para harcadığını söylediler ancak Azerbaycan bir Körfez ülkesi olmadığını gösterdi." diye konuştu.

Azerbaycan'ın iletişim ortamlarını çok iyi kullandığına değinen Kasapoğlu, "Sadece ateş gücüyle değil, Azerbaycan Savunma Bakanlığının Twitter hesabından verilen 21. yüzyılın enformasyon savaşıyla Azerbaycan mücadeleci ve üstün yönünü gösterdi." ifadelerini kullandı.

Direkt olarak cephe hattından görüntülerin Azerbaycan askerlerince çekilip paylaşıldığını söyleyen Kasapoğlu, "Ermenistan ise daha ziyade Rusya'dan yeni silahlar almakla ilgilendi. Terörizme yönelerek günlük hayatı sekteye uğratma ve sivil hedefleri vurma gibi yöntemlere yöneldi." dedi.

Kasapoğlu, Ermenistan'da askeri ve siyasi yetkililerin savaşın sonuçlarını doğru değerlendirmediklerinin de açıkça görüldüğünü sözlerine ekledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turkishdailynews.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.